fbpx
Kategoriler
Obezite Cerrahisi

Obezite Cerrahisi Olanlar

Obezite cerrahisi olanlar bu operasyon için neler diyor? Kararlarından dolayı mutlular mı, pişmanlar mı? Sonrasında neler yaşamışlar?

Tüp mide ameliyatı (mide küçültme ameliyatı) olanlar ve bu operasyonu geçiren kişilerin yorumları… Öncesinde ve sonrasında yaşadıkları sıkıntıları, nelermiş onları aktarmaya çalışacağız.

Obezite cerrahisi oyuncak - Obezite cerrahisi olanlar ve ameliyat ile ilgili yorumları

Aşağıda bu yorumları okuyabilirsiniz.

Obezite cerrahisi olanlar ile ilgili sorularınız olursa, buraya tıklayarak sorabilirsiniz. 24 saat içerisinde yanıt verilmektedir.

Ya da tüp mide ameliyatı olanların, yorumlarını izlemek isterseniz, Youtube üzerinden onları da izlemenizi öneriyoruz.

Obezite Cerrahisi Olanlar: İbretlik Bir Yorum

Obezite ameliyatı konusunda sıkıntılarını genel olarak anlatan bir hastanın ağzından anlatılanları paylaşmak istiyoruz…

  • Ben operasyonu 5 sene önce yurtdışında çalıştığım şirketin de yardımı ile izin alarak oldum. Ameliyatın olumlu faydaları kan şekerimi daha stabil hale getirimesi ve tansiyonumu 2 puan kadar düşürmesiydi.
    Ancak ileal interpozisyon ameliyatının yan etkileri de var. Tamam faydaları çok ama sosyal hayatı bozan etkileri de var. Bu yan etkileri şöyle sıralayabilirim:
    – Normalden fazla düzeyde zayıflama. Resmen sadece bir kafa, bir kemik kaldım. Ameliyattan 8 ay sonra Türkiye’ye akraba ziyareti yaptığımda yakınlarım çok üzüldü ve kötü hastalığa tutulduğumu bile sandılar.
    – Ameliyat kas gücümü sıfırladı resmen. Kas kütlem de ciddi gerileme oldu. Eskiden vücut geliştirme ile ilgilenirdim. Ameliyattan sonra kaldırdığım ağırlıkları çift el ile kaldıramaz duruma geldim. Çünkü sadece yağdan değil kastan da büyük oranda kayıp yaşadım.
    – Libidomda da düşüş var. Ameliyat öncesinden çok gerideyim. Neredeyse cinselliği hiç canım istemiyor.
    – Enfeksiyonlara eğilim başladı. Daha kolay grip, zatürre falan geçirir oldum. Bünyesel bir zayıflama oluştu sanki. Bademciklerim bile şişiyor en ufak bir şeyde.
    – Bazı gıdaların sindirimi tam bir probleme döndü. Özellikle protein ve yağdan zengin gıdalarda sorun oluşuyor. Kusmak zorunda bile kalıyorum bazen. İzne geldiğimde çok sevdiğim kokoreci yemiştim ve 2 gün midemde kaldı resmen. Ameliyat sonrası veganlığa eğilim artıyor. Hayvani ürünler midemi bulandırıyor artık çünkü sindirimi çok güç.
    – Ara ara ciddi ishal ve kabızlık atakları oluyor. İşyerinden izin alacak kadar. Neyse ki patronum durumdan haberdar da yardımcı oluyor izinlerde. Yani bir de olayın karanlık yüzü var.

Obezite Cerrahisi Olanlar Her Zaman Mutlu Değil!

  • Lütfen bunları da dile getirin. Mucizeymiş gibi lanse etmeyin. Faydaları çok bu ameliyatın. Bazı vakalarda hayat kurtarıyor ama bu tarz da yan etkileri var.
    – Ameliyattan önce haftada 1 gün mesai bitiminde arkadaşlarla bira veya şarap içerdik. Alman kültüründe bir gelenektir. Sorun şu artık içki içemiyorum. İstiyorum içmeyi ama içemiyorum. Az miktarda alkol bile fena baş ağrısı ve mide bulantısı yapıyor. Bir anda sersemleştirme yapıyor. Zar zor içtiğim 1 bardak biradan sonra bile trafik kontrollerinde yüksek promil alkollü gözüktüm. Ehliyetime el kondu buranın polisi tarafından.
    Ben ameliyattan sonra başka biri oldum.
    Robota döndüm.
    Onu belirteyim.
    Saygılar.

“2.5 sene sonrasında hem kansız hem de vitaminsiz kaldım…”

Ben 2.5 sene oldu obezite ameliyatı olalı. Kansız kaldım, folik asit yok, B12 vitaminim yok, D vitaminim yok oldu.

1 sene içinde safram bozuldu, 2 sene icinde de midemde fıtık oluştu. Yine ameliyat diyorlar, yani anlayacağınız organlarımın çoğu bozulmuş durumda.

Bir kere bıçak değdi mi, için allak bullak oluyor, dikkat edin derim!

“Bu ameliyatı olmamın tek nedeni dış etkenler…”

Makine mühendisiyim. 33 yaşındayım. 150 kilo ile yolculuğa başladım şu an 97 kiloyum.

Bu ameliyatı olmamın tek nedeni dış etkenler diyebilirim psikolojik olarak. Çünkü ne eğitiminizin ne de sizin kişiliğinizin hiçbir önemi yok.

Tamamen dış görünüşünüz ile yargılanıyorsunuz. Bu şekilde davranılıyorsunuz. Ön yargılar çok fazla.

Tembel olduğunuza dair, çalışmadığınıza dair, hatta IQ’nüzün bile düşük olduğuna dair… Ama tamamen bundan farklı olduğunu hissettiğiniz zaman, adım atmak durumunda kalıyorsunuz. Ve benimki de bu şekilde ilerledi.

Artık yoldaki insanların önümü kesmeleri, lütfen yüzün çok güzel, biraz kilo ver, kilonu kontrol et. Az ye tarzında sürekli önerilerde bulunması bir yerde canınıza tak ediyor.

Çünkü kimse sizin sağlık sorunlarınızı bilmiyor. Ben hem Hashimoto hastası ve hipertroidi hastasıyım. Bunun kilo almada ve kilo vermede çok büyük etkisi var.

Ben de bir gün tamamen bir Whatsapp mesajı ile bu maceraya başladım. Kuzenimin lütfen Işın Karaca’nın son haline bakar mısın demesiyle başladı ve 2 haftada ameliyat olmam ile sonuçlandı.

En sonunda oldum. Şu an çok enerjiğim çok pozitifim. Kendime güvenip çok yükseldi bu yüzden de hayatınıza çok farklı yönlerde yol verebiliyorsunuz. Çok mutluyum…

“Normal mağazalardan alışveriş yapabilmek için bu ameliyatı oldum.”

27 yaşındayım. Normal mağazalardan alışveriş yapabilmek için bu ameliyatı oldum. Öncesinde ameliyattan çok korkuyordum.

Fakat sonrasında olan arkadaşlarım bana büyük destek verdi ve ben de bu ameliyatı olmaya karar verdim. Hiç pişman değilim, iyi ki olmuşum.

Sağlığım çok şükür şu an yerinde. 6 ay geçti operasyonun üzerinden ve 35 kilo verdim. Bu ameliyatı olanların bir çoğunun dediği gibi, her şey yolunda keşke daha önce olsaymışım.

“…sahip olduğunuz yüzü hiç özler misiniz bilmiyorum…”

40 yaşındayım, 40 yaşıma 140 değil 156 kilo girdim. Çok zor bir süreçti daha doğrusu ben hep şöyle diyorum.

Felçli bir hasta ölümü bekliyordu ve sanki o çılgın deli hareketli ruhum, bambaşka bir bedenin içinde hapsolmuştu. Çok çaresiz hissediyordum kendimi ve artık buradan çıkamayacağımı zannediyordum.

Oysa çare varmış. Ameliyatı hiç düşünmüyordum çünkü çok korkuyordum. Hatta benim kadar korkan hiçbir insan tanımadım.

Bugüne kadar hiç serum bile almamıştım ama 5 gün içinde bir karar aldım ve 5 gün içinde uyguladım. Ondan sonra hakikaten, hani o bi “yeteeeer” diye bir çığlık atarız ya hayatımızda… O çığlıktan sonra hayatımda her şey değişmeye başladı.

Büyük tuvalete gitmek bir işkenceydi. Uçakta kemerler asla takılmıyordu. Hiçbir yere sığmıyordum, sandalyeler kırıyordum felan derken şimdi kendisiyle çok barışmış, barışma yolunda.

Hani o sahip olduğunuz yüzü hiç özler misiniz bilmiyorum ama tekrar yüzüne kavuşmuş bir insan olarak hayata devam ediyorum. Bunlar biraz görsel ve ruhsal yolculuktu. Bir de günde 5 şeker 2 tansiyon hapı alırken, şimdi hiçbirini kullanmıyorum.

Günde 3 saat yürüyorum. En çok yürümeyi özlemişim. O yüzden korkmayalım. Yani gerçekle yüzleşmek, korkuyla yüzleşmekten inanın daha kolay. Korkmayalım.

Ameliyata girmekten o kadar korkan kadın, uyandığımda ilk olarak şu cümleyi söyledim, “Beni ameliyat edemediniz galiba, hiç ağrım yok.”

Obezite cerrahisi olanlar ve olmaya karar verenler, korkmayalım. Bu arada ne mi yaptım? Bizleri anlatan bir oyun yazdım.

“…fotoğraflarımdan çok rahatsız olmaya başladım ve psikolojim bozuldu…”

25 yaşındayım. Çok küçüklüğümden beri hep kilolu bir çocuktum. Ama bundan hiçbir zaman rahatsızlık duymadım.

Ta ki geçen sene 2014 senesine kadar, bir tatildeydik annem ile ve fotoğraflarımdan çok rahatsız olmaya başladım. Bu da benim biraz psikolojimi bozdu.

Çok yakın bir arkadaşım bu ameliyattan olmuştı. Bu ameliyatı biliyordum fakat annem hiçbir zaman istemedi böyle bir ameliyat olmamı.

Sonra arkadaşım ile görüştürdüm ve birkaç doktorla da görüştük. Ben de bu ameliyatı olmaya karar verdim. 105 kilo ile girdim bu ameliyata.

Yaklaşık bir sene içinde 37 kilo verdim. Çok kilolu değildim fakat VKİ tutuyordu. Tiroidlerim çalışmıyordu, şeker başlangıcındaydım.

Olsan olur, olmasan da olur deniyordu. Şu an iyi ki olmuşum diyorum. Çok mutluyum. İlk 15 kg verdiğim zaman, bütün hastalıklarımdan da kurtulmuş oldum.

Bu benim için çok önemliydi. Zaten ameliyat olma sebebim de buydu. Kiloya bağlı değildi. Onun dışında bu ameliyattan korkabileceğinizi düşünüyorum.

Evet korku olabilir ama çok kısa sürüyor zaten, 5 dakika gibi sürüyormuş operasyon. 15 dakika da ayılmanızı bekliyorlar. 3 gün hastanede kalıyorsunuz ve bu süre sonunda bile kilo vermiş olarak ayrılıyorsunuz.

Bu bile size çok büyük motivasyon oluyor. Ondan sonra her gün kilo vermeye başlıyorsunuz, her gün birer kilo gidiyor. Bir sene sonrasında 37 kilo vermiş bir şekilde, hayata mutlu devam edebiliyorsunuz.

“…ilk hafta zor oldu…”

34 yaşındayım. 6 ayım bitti ameliyat olalı, toplamda 40 kg verdim. Daha önceden hep, normalde 20 kilo verip 30 kilo alıyordum. Seneler boyunca hep böyle olmuştur.

Daha sonra tüp mide ameliyatını araştırdım ve 1 hafta içinde karar verdim. Şu an çok mutluyum, iyi ki de olmuşum. İlk ameliyat esnasında, ilk 1 hafta sıvıyla beslendiğimiz için daha önceki yeme içme şeklimiz tamamen değişti.

İlk 1 hafta biraz zor geçti. Ondan sonraki yaşantım, toplamda 6 aylık süre zarfında geçti ameliyat olduktan sonra. 40 kilo verdim. Yaşamım olsun, çalışma hayatım olsun düzene girdi. Daha da sosyalleştim. Mutluyum.

“…90-60-90…”

İnce belli 36 bedenden azıcık daha ince hatları olan bi hatun olduğum doğrudur. Tüp mide sonrası estetik ameliyatımın üzerinden neredeyse 1 yıl geçti. Tüp mide ameliyatımın üzerinden ise tam 2 yıl.

Şu an 56 kiloyum. Ne tüp mide ameliyatımda ne de estetiğimde hiçbir problem ile karsılaşmadım. Olmayı düşünen herkese tavsiyemdir.

Hiçbir şey bir kadının aynaya mutlu bakabilmesi, sağlıklı kiloda olabilmesi kadar önemli değildir. 114 kilo ile çıktığım yolda tüp mide ameliyatımı gerçekleştiren hocama teşekkür ederim. İdeal kiloya indikten sonra hayallerimdeki 90-60-90 vücuda beni kavuşturan plastik cerraha da teşekkürler.

Çok kısa zaman sonra nereden nereye nasıl geldim. Olmayı düşünen varsa bunlar benim yaşadıklarım ve deneyimlerim.

Hayallerinizdeki bedene benim gibi bi an evvel kavuşabilmeniz umudu ile. Sevgiler…

“Yüzün çok güzel ama anne gibisin…”

Benim obezite cerrahisi hikayeme, tamamen dibi gördüğümde zirveye çıkmak denilebilir. Nefes alamazsın, iki merdiven çıkarsın nefesin daralır…

Koşamaz, yürüyemez, hep göze batan olursun insanların gözünde, hep bir laf atma peşindedirler. Hep bir şey söyleme peşindedir, yüzün çok güzel ama anne gibisin der dururlar. Ama benim de kalbim olduğunu unutarak.

Her şeyden önce ben insanım evet… Mutlu görünmeye çalışan, aslında mutsuz olan bir insandım…

Kalbi hassas olan bir insandım her şey fizik değildi… Lütfen rica ediyorum, insanların dış görünüşlerine laf atmayın… Siz de çok mükemmel değilsiniz bana göre!

Her şeyden önce zafere, çiçekli yollardan gidilmiyor maalesef… 5 yıl dile kolay… Hiçbir şey de hop diye olmadı.

Çok çabaladım, çok uğraştım, çok üzüldüm, çok geri kaldım, çok incindim, çok yıprandım. Çok direndim ama herşeyden çok cesur bir kalbim ve inancım vardı… Ve ben bir insandım…

En çok ağrıma giden şeyler; kıyafet almaya gittiğimde, insanların bana anne kıyafetleri göstermesiydi. 5 XL, 4XL. Hiç unutmam, insanların bana 10 XL demesini! Unutmadım… Ben de bir insandim…

Lafa gelince fizik önemli değil deriz, valla önemli… (Ben hala insan kalbinin güzelliğine inananlardanım) insanların size bakışı bile değişiyor… Sizin tercihleriniz… Yaşam tarzınız… Fikirleriniz…

Çok daha güçlü durabiliyorsunuz hayatta. Kolay değil 90 kilo verdim… 2 insan neredeyse… 5 yıl geçmesine rağmen hala aynı kiloyu korumak…. Görenlerin şok geçirmesi ve bendeki gözlüklü emoji modu.

Her şeyi boşverin; rahat koşmak, rahat yürümek için ameliyat olmaya değer… Ertelemeyin ve olumsuz hiçbir şeyi duymayın. İnsanlar hep konuşur ve genellikle boş konuşur… Siz size yardım etmezseniz, kimse size yardim etmeyecek.

Siz kendinizi düşünmüyorsanız kimse de sizi düşünmez… Sağlık için ameliyat olmaya değer çünkü bu yaşam bizim ve kendimize şans vermeye değer…

Sağlıcakla kalın, esen kalın, en çok da bol eksili kilolarda kalın… Sevgiyle kalın, en çok da yüreğinizdeki umudu hiç yitirmeyin

“Sen kadın mısın, seni kim ne yapsın?”

Bugün benim 2.doğum günüm…
Su gibi akıp geçti zaman. Dün gibi ameliyatı araştırmalarım, acaba olabilecek miyim, endişelerim, ya birşey olursa,?evladım bensiz bir başına kalırsa korkuları…

Yine olsa yine olurdum, asla pişman olmadım 1 saniye bile… Şanslıydım midem büyük mü acaba diye diye, sağlıklı beslenerek asla vitamin kullanmayarak 50 kiloyu toprağa gömdüm…

118 le başladım şu an 68 kilo ile 1. senemi doldurmuş bulunmaktayım. Ve kalan son 8 kilo da gidecek hatta belki daha fazlası ama fazlasında gözüm yok.

Şu an bile yakından görenler gayet fit ideal oldugumu daha fazla vermemen gerektiğini söylüyor. Yakın zamanda safra kesesi ameliyatı oldum. Bu sonrası fotolarda biraz şişlik var karın bölgemde ama o bile tatlı o bile minnoş

Nerede o eski varil göbek?  Yazsam sayfalara sığmaz bilirsiniz her şey değişti. Şeker hapına baslayacakken potansiyel seker hastalığı riskinden kurtuldum. Kolesterol düştü. Hayat kalitem artmadı fırladı.

Sabah asla erken kalkamazdım. Yaklaşık 10 sene boyunca mecburi olmadıkça öğlen 3 hatta 4’e kadar yatardım.

Şimdi pazar günleri 10 da kalksam bir tuhaf oluyorum, 5-6 saat uyku kafi geliyor. Oğlumla olan bağımız sadece beraber yemek yemek ve uyumaktı. Artık hayatı yaşıyoruz…

Ben mutluyum dolayısıyla yavrum mutlu…

Geç Kalmayın!

Geç kalmayın lütfen. Korku her ameliyatta oluyor, diş çektirirken bile risk var…

Doktorunuzu ve ekibini iyi araştırın. Allah’a tevekkül edin ve adımınızı atın… Yaşayan herkes biliyor hayatımızdaki zorlukları…

Evliliğim süresince her yumruk yediğimde, sen kadın mısın, seni kim ne yapsın, diye diye suratım değil yüreğim parçalanıyordu…

Yediğim yumrukların sayısı belki bir adamı devirirdi ama ben anneydim benim gücümü yıkamadı.. Yüreğimi yaktı geçti…

Şimdi her anlamda DAHA GÜÇLÜ, DAHA GÜZEL, DAHA UMUTLU BİR KADIN VAR, BIR ANNE VAR…

1 SENEDE BİR HAYAT BU KADAR MI DEĞİŞİR? RABBİM İSTIYEN TÜM ARKADAŞLARİMA HAYIRLISIYLA NASIP ETSIN..

KİLOSUNU VEREN ARKADAŞLARIMI DA BİZLERİ DE BİR DAHA O GÜNLERE ASLA DÖNDÜRMESIN…

O kadar heyecanlıyımki konudan konuya atladım maruz görün sevinç gözyaşı heyecan tüm güzel duygular bir arada. Deli bir mutluluk içerisindeyim…

Sevgiyle kalın… Benden de kocaman sevgilerle…


Sonuç olarak;

Obezite cerrahisi olanlar, bazen iyi bazen de kötü yorum yapmışlar bu ameliyat için.

Bizim amacımız, bu ameliyatı olmaya karar vermeden önce iyi yorumları da pişman olup kötü yorum yazanları da göstermekti. İyice düşünün ve kararınızı öyle verin!

Eğer sizlerin de obezite ameliyatları (mide küçültme ameliyatı) olanlar kadar bilginiz varsa, aşağıdaki yorum kısmından yazımıza ilave yapabilirsiniz.

Eating Disorders (Yeme bozuklukları) dergisinde, obezite cerrahisi olanlar için ameliyat sonrasında gece yeme sendromlarının çok sıklıkla yaşandığı tespit edilmiştir. Bu akademik araştırmaya da buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Kategoriler
Harvard Obezite Serisi Obezite Araştırmaları

Obezite Genetik mi? Obezitede Gen İlişkisi

Harvard Obezite Serisi ile obeziteden korunma yazılarına, obezite genetik mi makalesi ile devam ediyoruz. Obezlik ya da aşırı kilo genlere bağlı olabilir mi? Genetik faktörler, gen ilişkisi, dna ilişkisi, kilolu olmanın, obezitenin genetik nedenleri var mı? Şişmanlık ve kilo alma ile genlerimizin alakası var mı? Şişmanlık genetik mi gibi sorulara yanıt bulabileceğiz.

 

10 binlerce yıl öncesi ile şimdiki genlerimizin %99.99 aynı olduğunu ve genlerimizde ciddi bir değişiklik olmamıştır. Buna rağmen obezite, diyabet, tansiyon, kalp yetmezliği, kanser gibi hastalıkların bu kadar ciddi oranda artmıştır. Bunun genetik ya da genler ile alakası olmadığı, yaşam ve beslenme tarzı değişiklikliği dolayısıyla olduğu gayet açık. Obezite genetik mi, bilim bu konuda ne diyor? Gelin bu konuyu bilimsel kaynakları ile inceleyelim.


Genler, bireylerin psikolojisi, gelişimi ve adaptasyonu süreçlerinde her yönden etkiye sahiptir. Obezite, yine genlerin etkisinde olan sağlık sorunları arasında yer alır. Bu noktada, henüz obezite oluşumuna katkıda bulunan spesifik genler ve genetik çevre etkileşimi olarak adlandırılan gen kodlaması ve yaşam deneyimlerinin ölçüt oranları hakkında çok az şey bilinmektedir.

İnsanlarda obezite genleri üzerindeki araştırmalara, uzun yıllar önce başlamıştır. Moleküler biyoloji teknolojisindeki gelişmeler ve İnsan Genomu Projesi başarısı bu araştırmaları daha da kuvvetlendirmiştir. Bu çalışmalar nadir görülen, basit formdaki obezite genlerine neden olan bazı faktörleri aydınlığa kavuşturmuştur.

Ortaya çıkan araştırmalar, yine, binleri olmasa da, düzinelerce insanı etkileyen yaygın obezite olarak adlandırılan genleri ve genetik temelleri tanımlamaya başlamıştır. Ek olarak, belirli gıdalara ve obezite üzerine yapılan araştırmalarda, diyet, genler ve obezite ilişkisine daha fazla ışık tutmuştur.

2014 yılında yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, kızarmış yiyeceklerin tüketimi obezite ile ilişkili genleri etkilemekte olup, bu açıdan genetik olarak obeziteye yatkın olan bireylerin kızarmış yiyecek tüketiminin azaltmasının önemi ortaya çıkmıştır.

Yapılan araştırmalarda öne çıkan sonuçlar, genetik faktörlerin obezite riski konusunda çok küçük bir etkisi olduğunu ve genlerimizin kaderimiz olmadığını ortaya koymaktadır. Bu noktada, obezite genleri olarak adlandırılan genleri taşıyan pek çok insanın şişman olmadığını ve sağlıklı yaşam tarzının bu genetik etkileri ortadan kaldırması söz konusudur. Bu makalede, genler ve gen-çevre etkileşiminin obezite gelişimine olan etkilerini aktarmaya çalışacağız.


Nadir Görülen Obezite Basit Gen Mutasyonudur

Seyrek görülen bazı obezite türleri, basit genlerde monojenik mutasyon adı verilen doğal mutasyonlar sonucu gerçekleşir. Bu mutasyonlar; leptin hormonu, leptin reseptörleri, proopiomelankotrin ve melanokortin reseptörlerini kodlayan genler, iştah kontrolü, yiyecek toleransı ve enerji hemostas değerleri konusunda çok önemli bir rol oynarlar.

Nadir görülen bu obezite şeklinde, mutasyon ya da kromozom anormallikleri sonucu ortaya çıkan bazı genetik sendromların bir özelliğidir.  Bu sendromlarda zekâ geriliği, bedensel anomaliler ve diğer problemler obeziteye eşlik eder. (Yani, obezite genetik mi? Çok çok küçük bir kısmı genetik denebilir…)


Yaygın Obezite Nedeni Çoklu Gen Mutasyonları

21. yüzyılda; obezite, gerek gelişmiş, gerekse gelişmemiş toplumlarda, zengin fakir, eğitimli eğitimsiz herkesin sorunu haline gelmiştir. Vücut yağ seviyesi kişiden kişiye değişmekle birlikte, bazı insanlar diğerlerinden daha fazla vücut ağırlığını taşımaya eğilimlidir.

Hayvan ve insanlarla yapılan araştırmalar, geniş kesim araştırmaları ve çift araştırmaları, obezite duyarlılığımızın genetik bileşenleri olduğunu savunmaktadır. Fakat bu durumda, tek bir genin kontrolü değil, çoklu genler obezite oluşumunu etkilemektedir.

İkizler üzerinde araştırmalar, yaygın obezite genleri hakkında bazı noktaları gözler önüne sermiştir. Bu doğrultuda tek yumurta ikizlerinin vücut kitle indeksleri büyük ölçüde benzerlik göstermekte olup, bu durum genlerin obeziteye olan etkisini ortaya koymaktadır.

Bu araştırmalar, aynı görünümde olan ve aynı çevrede yaşayan kardeşler üzerinde yapılmış olup, diğer faktörler sabit olarak değerlendirilmiştir. (Bu noktada yaklaşık olarak aynı kiloya sahip olmaları, aynı ortamda büyüdükleri için aynı yiyecekleri tüketmeleri ile alakalı olabilir düşüncesini de akla getirmektedir.)


Obezite ile İlgili Genleri Tanımlamak için Genom Kapsamlı Araştırma Çalışmalar (GWAS)

GWAS özel teknolojilerle hastalıklarda neden olan genleri inceleyen araştırmalar olup, bu araştırmalar, bazı hastalıklarla alakalı olabilecek gen varyasyonlarını bulmak için, binlerce insanın DNA dizilimlerindeki genetik işaretleri mercek altına almıştır.

Obezite gibi kompleks hastalıklarda önemli bir rolü olan gen değişkenlerini bulmaya yönelen bu çalışmalarda, sıklıkla DNA yapısında küçük değişiklikler yapılmış ve gen kodlarında yapılan bu değişikliklerin gen faaliyetinde değişikliklere neden olduğu gözlemlenmiştir. Tek nükleotid polimorfizm ya da gen varyantları olarak adlandırılan bu küçük DNA değişimleri sıklıkla hastalık risklerini ortaya çıkarmaktadır.

2007 yılında genom kapsamlı araştırmaları kullanan araştırmacılar, obezite ile ilgili gen değişkenleri arasında ilk olarak kromozom 16 üzerinde yağ kütlesi ve obezite genini (FTO) tanımlamıştır. Bu gen değişkenleri oldukça yaygın olup, bu gene sahip kişiler, diğer insanlara göre %20 ile %30 arasında daha fazla obezite riski taşımaktadır.

Araştırmacıların kromozom 18 üzerinde tanımladığı kini obezite ilişkili gen değişkeni ise melanokortin 4 reseptör geni olup, bu gen aynı zamanda tek genli obezite oluşumundan da sorumludur. Bugüne kadar, genom kapsamlı çalışmalar doğrultusunda, araştırmacılar, vücut kitle indeksi ile ilgili, 12 kromozom üzerinde 30’dan fazla aday gen tanımlamıştır.

Bu noktada, bu aday genler arasında en fazla etkili olan FTO geninin bile, gen kaynaklı obezite duyarlılığında küçük bir etkiye sahip olduğunu akılda tutmak gerekir.


Obezite Genetik mi? Kalıtım Neden Kader Değil?

Obezitenin dünya çapında hızlı bir şekilde yayılmasını açıklamak için, genetik değişikliklerden bahsetmek pek mümkün değildir. Bunun nedeni farklı genlerin, çeşitli jenerasyonlara ve değişen popülasyonlara göre sabit kalmamasıdır. Yayılma için yeni mutasyonların ve polimorfizmin gelişimi uzun süre alır.

Eğer genlerimiz uzun süre yıllar boyu hep aynı şekilde kalıyorsa, neden yıllar içerisinde obezite sayısında artış gözleniyor? Fiziksel, sosyal, politik ve ekonomik çevremiz; ne kadar yediğimiz ve ne kadar hareket ettiğimizi etkileyen bir alanı ifade eder.

Çevresel değişiklikler insanları daha fazla yemeye teşvik ederken, yeterli fiziksel aktivite yapmayı da zorlaştırarak, aşırı kilolu olma ve obeziteyi tetikleyen durumlarda kilit bir rol üstlenir.

Genetik kodlamaya dair araştırmalar, bazı insanlarda obeziteye olan genetik yatkınlığın, obezite konusunda bir kader olmadığını savunmaktadır.

Bunun yerine, sağlıklı bir beslenme düzeni ve yeteri kadar egzersiz yapmak, gen ilişkili obezite riskini etkisiz hale getirmeye yardımcı olabilir. Bu noktada 2008 yılında Andreasen ve ortakları, fiziksel aktivitenin FTO (obezite geni) ortak değişkeni olan bir obezite genini dengelediği ve etkisini azalttığını ispatlamıştır.

17.058 Danimarkalı üzerinde yapılan araştırma sonucunda, obezite geni taşıyan ve fiziksel olarak aktif olmayan bireylerin, obezite geni taşımayan ve inaktif bir yaşam süren kişilere göre daha yüksek vücut kitle indeksine sahip oldukları görülmüştür. Bu açıdan obeziteye yatkınlık önemli olmayıp, obezite geni olanlar için fiziksel aktivite oranı daha fazlaysa, gen taşımayan bireylere göre farklılık oluşmamaktadır.

FTO geni (obezite geni) fiziksel aktivite ve obezite arasındaki ilişkiye yönelik sonraki çalışma ise karşıt yönde sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Araştırmacılar, daha net ve detaylı bir cevaba ulaşabilmek için yetişkinlerle yapılan 45 ve çocuklarla yapılan 9 araştırmada, toplam 240.000 insanı yeniden kombinlemiş ve yeniden analiz etmişlerdir.

Bu doğrultuda elde edilen bulgular, obeziteyi destekleyen FTO gen değişkenini taşıyan kişilerin, diğerlerine göre %23 daha fazla obezite riski taşıdığını ortaya koymuştur.

Fakat fiziksel olarak aktif olmak, bir kez daha riski düşüren bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. FTO obezite geni taşıyan yetişkinler arasında, aktif bir yaşamı olanların obezite riski %30 daha düşüktür.

 

Pek çok insan aile geçmişleri ve etnik yapıları itibariyle obeziteye karşı genetik yatkınlığa sahip olabilir. Genetik yatkınlıktan obeziteye geçiş ise, genel olarak beslenme ve diyet düzeninde, yaşam tarzında ve diğer çevresel faktörlerde meydana gelen değişiklikler sonucu söz konusu olmaktadır.

Bu değişikliklerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

  • Her alanda her saat ve her gün gıdaya erişimin mümkün olması.
  • Çalışırken, ev işlerinde ya da boş zamanlarda, özellikle çocuklar arasında, fiziksel aktivitede gözle görülür oranda düşüş.
  • Televizyon seyretme, bilgisayar kullanma ve oturarak yapılan aktivitelere ayrılan zamanda artış.
  • Yüksek derecede işlenmiş ve fast food gıdaların ve şekerli içecek ve içkilerin, her markette bulunan kampanyalarla desteklenmesi.

Sağlıklı Yaşam Tarzı Gen Kaynaklı Riskleri Önleyebilir

Obezite, özellikle de yaygın obezitenin (günümüzde problem olan obezite salgını) genetik etkileşimi ve gen-çevre ilişkilerini analiz etmek, obezitenin nedensel yollarını daha iyi anlamaya yardımcı olacaktır. Analizler sonucu elde edilen bilgiler ise obeziteden korunmayı ve obezite tedavisi konusunda destekleyici stratejileri beraberinde getirebilir.

Fakat burada unutulmaması gereken asıl nokta, genlerin obezite oluşum riskine olan etkisinin az olduğu, asıl büyük etkinin zararlı besinler ve aktivite ortamı olduğudur.

Bir bilim adamının yazdığı gibi, genler belki kimin obez olacağını belirlemeye yardımcı olabilir, ama çevremiz kaçımızın obez olacağını belirler. Bu yüzden, obeziteyi önleme çabalarında çevremizi daha sağlıklı olacak şekilde değiştirmeye odaklanmamız gerekir.


Obezite genetik mi araştırmasından çıkan sonuçlar

  • Araştırmadan da anlaşılacağı üzere, obezite genetik mi sorumuzun cevabı olarak obezite genetik değildir sonucuna ulaşmaktayız.
  • Nadir görülen obeziteden sorumlu bir takım genler bulunsa da yaşam tarzı değişikliği ile onların bile sağlıklı yaşam sürmeleri mümkündür.
  • Yüzyıllar boyunca insanlarla aynı genlere sahiptik fakat son 100 yıllık süreçte değişen çevre koşulları obezitenin bu kadar yaygınlaşmasına neden oldu.
  • Obezite genetik mi, obezite geni nedir? Obezite genine, FTO denmektedir.
  • Zayıf ve sağlıklı bir yaşam için, çevre koşullarımızı değiştirelim.
  • Obezite ile alakalı suçlu arıyorsak, bu suçlu genlerimiz değil. Herkeste bu genler olabilir fakat yeme alışkanlıklarımız bu genleri aktif hale getiriyor. Araştırmalar da bizlere bunu gösteriyor.
  • Obezite genetik mi? Obezite ailesel mi? Bu soruların yanıtını artık daha iyi anlayabiliyoruz. Obezite, ailesel olabilir çünkü ailedeki herkes aynı yemeği yer. Obezitenin bu kadar yaygın olmasının nedeni genetik, asla ve asla değildir.

Referanslar:

  1. Hu F. Genetic predictors of obesity. (Obezitenin genetik belirleyicileri) In: Hu F, ed. Obesity Epidemiology. New York City: Oxford University Press, 2008; 437-460.
  2. Farooqi S, O’Rahilly S. Genetics of obesity in humans. (İnsanlarda obezite genetiği) Endocr Rev. 2006; 27:710-18.
  3. Maes HH, Neale MC, Eaves LJ. Genetic and environmental factors in relative body weight and human adiposity. (Genetik ve çevresel faktörlere göre vücut ağırlığı ve şişmanlık) Behav Genet. 1997; 27:325-51.
  4. Dina C, Meyre D, Gallina S, et al. Variation in FTO contributes to childhood obesity and severe adult obesity. (Çocukluk çağı ve bazı yetişkinlerde görülen obeziteyi tetikleyen FTO değişkenleri) Nat Genet. 2007; 39:724-6.
  5. Frayling TM, Timpson NJ, Weedon MN, et al. A common variant in the FTO gene is associated with body mass index and predisposes to childhood and adult obesity.(Çocukluk çağı ve yetişkin obezitesine yatkınlık oluşturan ortak FTO geni) Science. 2007; 316:889-94.
  6. Loos RJ, Lindgren CM, Li S, et al. Common variants near MC4R are associated with fat mass, weight and risk of obesity. (Yağ kütlesi, ağırlık ve obezite riski ile ilşkili MC4R yanındaki ortak değişkenler) Nat Genet. 2008; 40:768-75.
  7. Qi L, Kraft P, Hunter DJ, Hu FB. The common obesity variant near MC4R gene is associated with higher intakes of total energy and dietary fat, weight change and diabetes risk in women. (Toplam enerji ve diyet yağların daha yüksek alınması ile MCR4 yakınındaki ortak obezite değişkeni, kadınlarda ağırlık değişimi ve diyabet riski)) Hum Mol Genet. 2008; 17:3502-8.
  8. O’Rahilly S. Human genetics illuminates the paths to metabolic disease. (Metabolik rahatsızlıkların yolunu aydılatan insan genetiği)  Nature. 2009; 462:307-14.
  9. Speliotes EK, Willer CJ, Berndt SI, et al. Association analyses of 249,796 individuals reveal eighteen new loci associated with body mass index. ( 18 yeni mahalleden 249,796 genç ve vücut kütle indeksi ile ilişkili analizler) Nat Genet. 2010; 42:937-48.
  10. Heid IM, Jackson AU, Randall JC. Meta-analysis identifies 13 novel loci associated with waist-hip ratio and reveals sexual dimorphism in the genetic basis of fat distribution. (Genetik bazlı yağ dağılımında bel kalça oranı ve ortaya çıkan cinsiyet dimorfizmi tanımlayan meta analizleri) Nat Genet. 2010; 42:949-60.
  11. Walley AJ, Asher JE, Froguel P. The genetic contribution to non-syndromic human obesity. (Sendromik olmayan insan obezitesine neden olan genetik)  Nat Rev Genet. 2009; 10:431-42.
  12. Qi L, Cho YA. Gene-environment interaction and obesity. (Gen-çevre ilişkisi ve obezite)  Nutr Rev. 2008; 66:684-94.
  13. Andreasen CH, Stender-Petersen KL, Mogensen MS, et al. Low physical activity accentuates the effect of the FTO rs9939609 polymorphism on body fat accumulation. (Düşük fiziksel aktivitenin vücutta yağ birikmesine neden olan FTO polimorfizmi üzerindeki etkisine vurgu)  Diabetes. 2008; 57:95-101.
  14. Rampersaud E, Mitchell BD, Pollin TI, et al. Physical activity and the association of common FTO gene variants with body mass index and obesity. (Fiziksel aktivite ve ortak FTO gen değişkenleri ile vücut kitle indeksi ve obezite ilişkisi)  Arch Intern Med. 2008; 168:1791-7.
  15. Ruiz JR, Labayen I, Ortega FB, et al. Attenuation of the effect of the FTO rs9939609 polymorphism on total and central body fat by physical activity in adolescents: the HELENA study. (Ergenlerde fiziksel aktivite yoluyla FTO polimorfizminin genel ve merkezi vücut ağırlığı üzerindeki etkilerinin azalması: HELENA araştırması) Arch Pediatr Adolesc Med. 2010; 164:328-33.
  16. Jonsson A, Renstrom F, Lyssenko V, et al. Assessing the effect of interaction between an FTO variant (rs9939609) and physical activity on obesity in 15,925 Swedish and 2,511 Finnish adults. (15,925 İsveçli ve 2,511 Finli yetişkinde FTO değişkenleri ve fiziksel aktivite etkileşiminin obeziteye olan etkisi araştırması) Diabetologia. 2009; 52:1334-8.
  17. KilpelinenTO, Qi L, Brage S, et al.Physical activity attenuates the influence of FTO variants on obesity risk: a meta-analysis of 218,166 adults and 19,268 children. (Fiziksel aktivite obezite riskine neden olan FTO değişkenlerinin etkisini azaltır: 218,166 yetişkin ve 19,268 çocukla yapılan meta analizleri) PLoS Med. 2011;8:e1001116. Epub 2011 Nov 1.
  18. Veerman JL. On the futility of screening for genes that make you fat. (Şişmanlatan genleri gözlemenin anlamsızlığı)  PLoS Med. 2011 Nov;8(11):e1001114. Epub 2011 Nov 1.
  19. Qi, Q, Chu, AY, Kang, JH, Huang, J, Rose, LM, Jensen, MK, Liang, L, Curhan, GC, Pasquale, LR, Wiggs, JL, De Vivo, I, Chan, AT, Choi, HK, Tamimi, RM, Ridker, PM, Hunter, DJ, Willett, WC, Rimm, EB, Chasman, DI, Hu, FB, Qi, L. (2014). Fried food consumption, genetic risk, and body mass index: gene-diet interaction analysis in three US cohort studies. (Kızarmış yiyecek tüketimi, genetik risk ve vücut kitle indeksi: 3 farklı topluluk üzerinde yapılan araştırmalardaki gen-diyet etkileşimi analizleri) BMJ 19;348:g1610.
  20. Asai M Ramachandrappa S Joachim M Shen Y Zhang R Nuthalapati N Ramanathan V Strochlic, DE Ferket P Linhart K, Ho C Novoselova, TV Garg S Ridderstr

Kaynak: https://www.hsph.harvard.edu/

Kategoriler
Obezite Araştırmaları

Kilo Alımına Neden Olan Kötü Alışkanlıklar (En Başarılı Çözümler – 2020)

Porsiyon boyutlarını yok sayma

Besleyici yiyecekleri atıştırsanız bile, porsiyon boyutuna dikkat etmiyorsanız, düşündüğünüzden daha fazla kalori tüketebilirsiniz. NASM sertifikalı kişisel antrenör Kat Whitfield “En sağlıklı atıştırmalıklar bile bir öğün değerinde kaloriden fazlasını ekleyebilir” diyor. Sağlıklı atıştırmalık örneği: kereviz ve fıstık ezmesi. “Kereviz fazla kalori içermeyebilir, ancak fıstık ezmesi kesinlikle içerir. Bir çorba kaşığı ikiye, üçe döner. Ve sonrasında bilmeden önce sadece bir atıştırmalıkta 360 kalori tüketmiş olursunuz.”

Nasıl çözülür?

Yemek ve atıştırmalıklarınızı belirli porsiyonlar halinde tüketin ve yiyecekleri tüketmeden önce paketlerinden çıkarın. Böylece birden fazla porsiyon büyüklüğü tüketmek istemezsiniz.

Spor salonu sonrası tembellik sendromu

Whitfield, düzenli egzersiz yapanların günlük antrenmanlarına kendilerini adamış olmalarına rağmen, günün geri kalanında da daha az hareket etme eğiliminde olduklarını söylüyor. “Bugün zaten yeterince çalıştım / spor yaptım, böylece şimdi tembel olmayı göze alabiliyorum” anlayışını geliştirmeyin. Uzun süreli hareketsizlik dönemleri (düzenli egzersiz yapsanız bile) kötü sağlıkla ilişkilidir. Whitfield, “Mağazadan uzakta park ederken, asansör yerine merdivenleri kullanırken ya da sadece arada sırada masanızdan kalkıp kısa yürüyüşler yaparak çok fazla kalori yakmasanız bile, zamanla kilo vermeye başlarsınız” diyor.

Nasıl çözülür?

Gün boyu daha fazla hareket edin. Whitfield’in önerdiği gibi; merdivenleri kullanmak, uzaktaki park yerlerini seçmek gibi tercihler yaparak egzersiz dışındaki aktivitelerinizin farkında olun.

Hafta sonu kaçamakları

Whitfield, bunun hafta boyunca planlarına mükemmel bir şekilde sadık kalan, ancak hafta sonları aşırı bir yeme alışkanlığına sahip olduğunu söylüyor. “Birçok insan ‘kaçamak yapabilecekleri” bir hafta sonunu hak ettiklerini düşünüyor. Çoğu zaman bu iki günlük pizza ve dondurma yemeklerini içerir ”diyor Whitfield. “Bu, hafta boyunca yaptıkları tüm zor işleri tersine çevirebilir.”

Nasıl çözülür?

Whitfield, “Bir yemeği ‘kaçamak’ ile damgalamaktan vazgeçin ve bu yiyecekleri tüketmeyi önleyin” diyor. “Ya da hafta boyunca bile kendinize küçük ikramlara izin verin, böylece hafta sonu aşırı yemeye kapılmayın.”

Dikkatsiz yeme

NCSA sertifikalı bir güç ve kondisyon koçu olan Lisa Reed, “Her seferinde iki aktivite yapıyorsunuz, ancak halen kilo veremiyor ve bel çevrenizde biriken yağlarla karşı karşıya kalıyorsunuz” diyor. “Bu günlerde sıcak olan kelime “dikkat” kelimesi olarak karşımıza çıkıyor. Yiyecek alımınıza dikkat etmiyor ve bunun yerine telefonda konuşmaya, televizyon izlemeye veya araba kullanmaya odaklanıyorsanız, elinizdeki göreve dikkat etmiyorsunuz. ”

Nasıl çözülür?

Whitfield gibi Reed’ de her zaman porsiyon boyutlarını ölçmenizi önerir. Asla ambalajından veya buzdolabının veya kilerin önünde dururken kesinlikle yemeyin. “Yiyecek boyutları ve porsiyon tüketiminiz hakkında tahminlerinize güvenmeyin. Tüm kutular ve gıda üreticileri farklıdır. Yiyecekleri bir ölçekte okuyun, ölçün veya tartın. Eğer dikkatsizce yerseniz asla zayıf kalamayacak ve kilo vermeyeceksiniz. ”

Şekeri içmek

AFAA Sertifikalı Kişisel Fitness Eğitmeni ve Her Zaman Aktif Atletizm’in sahibi Josh Anderson, “Her gün bir gazoz (veya herhangi bir şekerli içecek) basit bir şekilde içmek, yıl boyunca önemli kilo alımına yol açabilir” diyor. Bunun en bilinen örneği: günde bir kutu klasik koladır ve bu yaklaşık 140 kaloridir. “Bu yılda 51.000’den fazla kalori ya da 7 kg fazla kalori ekleyebilir. Bu ciddi kilo alımı demektir!”

Nasıl çözülür?

Gazoz, meyve suları ve diğer aşırı miktarda ilave şeker içeren şekerli içecekleri, su veya şekersiz çaylar ile değiştirin. Bir lezzet düzeltmesine ihtiyaç duyulduğunda suya gerçek meyve, limon veya tarçın gibi baharatlar eklemeyi deneyin.

Aşırı dolu tabak

Anderson, bunun birçok insanın asla iki kez düşünmediği basit bir alışkanlık olduğunu söylüyor. “Yemek yerken daha büyük bir tabak kullanmak aşırı tüketime yol açabilir, çünkü her zaman tabağınızdakileri bitirmeye meyilli olursunuz.” Wansink & Kim tarafından 2005 yılında yapılan bir araştırmaya katılan araştırmacıların, gıdaların tadı iyi olmasa bile büyük ambalaj veya tabak boyutlarının aşırı yemeğe yol açtığını belirtti.

Nasıl çözülür?

Anderson çözümün basit olduğunu söylüyor, “Her öğünde biraz daha küçük bir tabak kullanın.”

Sebzelerden kaçınmak

Flores, “Sebzeler diyetinizin en az yüzde 30’u değilse, midenizi daha kalori yoğunluğu yüksek olan gıdalarla dolduruyor olabilirsiniz, bu da aşırı tüketim ve kilo alımına yol açar” diyor.

Nasıl çözülür?

Tüm beslenme alışkanlıklarınızı elden geçirmeye çalışmak yerine, normal diyetinize yavaş yavaş daha fazla sebze ekleyin. Örneğin, ilk hafta boyunca onları sadece öğle yemeğinde birleştirmeyi deneyin. Flores aynı zamanda yemek başında yemeyi önerir. “Önce sebzelerle ekmekleri ve makarnaları yiyecekyeriniz kalmayacak şekilde midenizi doldurun. Sonunda daha az kalori alıp birkaç kilo vereceksiniz.

Yapay tatlandırıcıları şeker yerine kullanma

Yapay tatlandırıcılar kalorisiz olma avantajına sahiptir, ancak tüketimleriyle ilişkili olumsuz yan etkilerin bazıları potansiyel olarak kilo almaya yol açabilir. New York City’den usta bir eğitmen ve yaşam tarzı danışmanı Dan Flores, “Splenda gibi ve bazı sakızlarda bulunan yapay tatlandırıcılar iyi mide bakterisi miktarını düşürebilir” diyor. “Çalışmalar, düşük seviyedeki iyi mide bakterilerinin sıklıkla obez popülasyonlarla ilişkili olduğunu göstermiştir.”

Nasıl çözülür?

Flores, bu tatlandırıcılardan tamamen kaçınmanızı önerir. “İnsanlar genellikle onları şeker yerine kullanmak için kullanıyorlar, ancak kimyasallar genellikle yarardan çok zarar veriyor. Çiğ şeker veya agave gibi gerçek şeylere sadık kalın ve sadece daha azını kullanın. ”

Özellikle boş midede aşırı alkol tüketimi

Flores, “Bu, aşırı kilolu müşterilerimin üstesinden gelmeyi öğrenmek zorunda kaldıkları bir meydan okumadır” diyor. “İçki tüketimi genellikle zayıf yemek seçimleri yapmanıza neden olabilir ve bu da genellikle çok fazla kalori tüketmenize neden olur. Bileşik etki kilo alımına neden olan şeydir. ”

Nasıl çözülür?

Flores, birkaç alkollü içecekler kendinizi şımartmak istediğinizde, bunu dolu bir mideyle yapmanızı önerir. “ Bu sayede, iki kötü alışkanlığı birleştirmek için daha az eğilimli olacaksınız ve muhtemelen içki içme arzusunu da azaltmış olacaksınız.”

Cazibeli atıştırmalıklar ve tabakta kalan son lokmalar

Kayıtlı bir diyetisyen ve lisanslı diyetisyen beslenme uzmanı Kim Ferreira, “Ebeveynler çoğu zaman çocuklarının tabakta kalan son birkaç lokmasını bitirecek veya bir iş partisinde tatlıdan kalan son kepçe yiyecekler ya da belki de bütün gün yiyecekleri tatmak zorunda olan bir şefsiniz. Durum ne olursa olsun, aşırı tükettiğinizi fark etmeden, bu “ufak yemekler” hızlı bir şekilde artabilir ve kilo almaya yol açabilir “diyor.

Nasıl çözülür:

Ferreira, “Bir yiyecek günlüğü tutun” diyor. “Yediğiniz her şeyden sizi sorumlu tutmanıza yardımcı olacaktır. Yediğiniz her şeyi yazın Bu, ekstra kalorilerinizin nereden geldiğini anlamanıza yardımcı olacaktır.”

İştahı doğru anlamlandıramamak

Ferreira, “Bu kadar küçük yaşlardan itibaren, fiziksel olarak aç olduğumuzda yemek yerine bir programa ya da önümüzde ne olduğuna göre şartlandık” diyor. “Diğer vücut sinyallerinin çoğundan farklı olarak, açlık sinyallerini sıklıkla görmezden geliriz.” Açlık ipuçlarına yanıt vermede sorun yaşıyorsanız veya tokluğunuzu değerlendiremiyorsanız, kilo alımına daha duyarlı olabilirsiniz. Ferreira, bunun özellikle kronik diyetisyenler için yaygın olduğunu söylüyor.

Nasıl çözülür?

“Yemekten önce açlığınızı 1-10 arası bir ölçekte değerlendirin; 1 tanesi çok aşırı açlık ve 10 tanesi dolmuş veya çok fazla tokluk durumudur. Ne çok aşırı aç ne de tam dolu olmak için 5’e odaklanın.

Yemek için çok uzun süre beklemek (örneğin 1 veya 2 gibi hissetmek) aşırı yemeye yönelmenize ve çok hızlı bir şekilde 8 veya 9’a ulaşmanıza neden olabilir, “diyor Ferreira.” Bu kavramın öğrenilmesi zaman alabilir, bu yüzden sabır önemlidir. Bununla birlikte, vücudunuzun ihtiyaçlarına dikkat etmeye başladığınızda, kilo alımının kesilmesi gerekir.”

Yaşınızı görmezden gelmek

Ferreira, “Ne yazık ki yaşlandıkça, bu daha az kaloriye ihtiyacımız olduğu anlamına geliyor çünkü metabolizma hızımız yavaş yavaş düşüyor” diyor. Normal beslenme alışkanlıklarımızı azalan enerji gereksinimlerini karşılayacak şekilde düzenlemememiz yaygındır.  30’larınızda yaptığınız gibi 40’lı yıllardaki ekstra kurabiye veya kadeh şarap içerek kilo almaktan kurtulamayabilirsiniz.”

Nasıl çözülür?

Ferreira, mevcut beslenme düzeninizde küçük bir değişiklik yapmanızı önerir. “Belki de her zamanki çift çizburgerden tek bir peynirli burger’e geçmek, günlük kahvenizdeki şekerlerden birini azaltmak veya sadece portakal suyundan gerçek bir portakala geçmek anlamına gelir” diyor. “Bu değişiklikler küçük görünebilir, ancak unutmayın ki kilo bir gecede alınmaz, bu yüzden kilo kaybı da bir gecede gerçekleşmeyecek.”

Kaynak:

https://www.theactivetimes.com/bad-habits-cause-weight-gain-and-how-break-them